Sultan
İplik gibi ince bu şeyi tutan
Boşluktan daha boş --herneyse özü
Bir bâkir hikâye --sonu önsözü
İnsan iki hece.. kelime Sultan...
Hayat yalanında hayır kadar şer
Sen yaşarsan kitap, yoksa boş defter
Ne yazmak kolay ne okumak biter
Yine de tükenir alfabe Sultan..
Düşülen kaydınla en son baskıda
Başlar yolculuk bitmez uykuda
Seyahat çilesiz zaman askıda
Saatler naçar da saniye Sultan..
Eski dostlar nerde; iskelede mi?
Kavuşma şansımız rastgelede mi?
Görünen o ki, bu liman ve gemi
Bir hiç ki, hiçliğin mekânı Sultan..
Bu hiçlik mirassa bir ertesine
Dün biten ömrünün neticesi ne?
Ersen de sırrına bilmecesine
Bir O'dur alemde yegâne Sultan..
Müzmin Anonim
Bugüne kadar, burada, gercek hayattan --Müzmin Anonim'in değil, benim kendi hayatımdan-- bir kesit yansıtan çok az sayıda şiir denemesi yazdım ya da yayınladım. Bu, yukarıdaki, o az sayıdaki istisnadan birisidir..
Benim yakın akrabalarımdan birisinin ismiydi, pek sık rastlanmayan bir isim.. Sultan.. ve en çok sevdiğim kuzenim... Çok ama çok zeki idi. 3-5 yaş daha büyüktü benden.
Babası ile sorunları vardı --babasında bildik, sık karşılaşılan, büyük evlât çekemezliği vardı. Bu evlâdına, diger evlâtlarına kıyasla, pek/hiç ısınamadı
Sultan, daha fazla okumak istiyordu. Master yapmak ve devam etmek. Yurtdışında okullara başvurmuş ve kabul de edilmişti. Fakat, diğer kardeşleri itiraz ettiler, kendileri --ilerde-- çalışacak, ağabeyleri okuyacak diye...
Ve, imkân tanımadılar...
Ben diyâr-ı küffardayken, bir gün, Sultan ağabeyimin, babasının tabancası ile, banyoda kendini vurarak intihâr ettiği haberini aldım.
Duydugumda ne kadar üzüldüğümü anlatamam.
Aradan çok sene geçti şimdi; hala daha aklıma geldikçe ilk günkü gibi üzülürüm.
Annesi çok yaşamadı bu olaydan sonra. Babası da öldü gitti.
Kardeşleri sağ; ama ben hiçbirisini o yıldan beri görmedim.
Görmek istemedim.
Görmedim.