Görüldüğü yerde vurulacak: Erkekler

Aşağıdaki haber 'Kadınlar Günü' yayınlandı. Yani, 8 Mart 2007 tarihinde. Yazıdaki ara başlıkları almadım; dileyen haberin kendisine bakabilir.

Önce yazıyı okuyalım isterseniz..

Dünya Kadınlar Günü öncesinde 7 il, 23 ilçe ve 37 kırsal yerleşim biriminde 18 yaş üstü 1044 evli ve bekâr kadınla yapılan araştırma, 'erkekleri utandıracak' sonuçlar verdi.

Kamuoyu Araştırmaları Merkezi'nin (KAMOY) araştırmasında 'Mutlu musunuz' sorusuna, katılımcıların yüzde 42.4'ü 'Hayır' yüzde 31.6'sı 'Evet' derken, yüzde 26'sı cevapsız bıraktı.

Katılımcıların yüzde 64'ü en önemli sorununun 'geçim sıkıntısı' olduğunu dile getirdi.

Kadınlar, diğer sorunlarını ise şöyle sıraladı:

  • Ev ve çocukların anlayışsızlığı,

  • Yorgunluk,

  • Şiddet,

  • Çağdaş ev eşyalarından yoksunluk,

  • Eğitim eksikliği,

  • Sokakta ve iş yerlerinde taciz,

  • Toplumu yönetenlerin erkek ağırlıklı olması/ayrımcılık,

  • Güvensizlik,

  • Sağlık sorunları,

  • Ekonomik bağımlılık.

Kadınların diğer yakınmaları 'istediği gibi yaşayamamak, güzel bir tatil yapamamak, eşlerin başka kadınlarla birlikteliği, güzel olamamak ve giyim-kuşam' oldu.

Araştırmaya katılanlar, “Gelecekten umutlu musunuz' sorusuna da yüzde 40.6 oranında 'Hayır', yüzde 33.7 oranında 'Evet'” dedi, yüzde 25.7'si soruya yanıt vermekten kaçındı.

Kadınlara 3 seçenek doğrultusunda kendilerini nasıl tanımladıkları da soruldu.

Katılımcıların yüzde 42'si kendini 'sorunlu', yüzde 26.2'si ise 'çağdaş ve mutlu bir kadın' olarak tanımladı. 'Kendilerine özgü bir tanımlama' sorusuna da ilginç yanıtlar geldi:

  • Ağır işçiyim,

  • Ne olduğumu ben de bilmiyorum,

  • Köle,

  • Şu ellerime bakın da siz karar verin,

  • Hasta, yorgun ve perişan bir insan müsveddesi,

  • Hizmetçi,

  • Delirmek üzere olan bir zavallı,

  • Günde 15-16 saat ayakta duran bir canlı,

  • Talihsiz,

'Tam sağlıklıyım diyebilir misiniz' sorusuna, yüzde 50 'Hayır', yüzde 35.6 'Evet', yüzde 14.4 ise 'Bilemiyorum' yanıtı geldi. Sorunlar arasında, ağrılar, kadın hastalıkları, psikolojik bozukluklar, diş ve göz sorunları, mide-bağırsak hastalıkları, yorgunluk kaynaklı rahatsızlıklar yer aldı.

'Türkiye'de kadına değer veriliyor mu' sorusuna, yüzde 60.2 oranında 'Hayır', yüzde 21.6 oranında 'Evet' yanıtı gelirken, bu soruya katılımcıların yüzde 18.2'si cevap vermedi.

Ev kadınlarının günde altı-sekiz saat iş yaptıkları, ağırlıklı oranla (yüzde 66.2) ortaya çıkarken, çalışan kadınların iş ve ev mesaisi olarak yüzde 33.3 oranında 10-12, yüzde 27 oranında 13-15 saat çalıştıkları görüldü.

'Genç kızlık hayalleriniz evliliğinizde gerçekleşti mi' sorusuna yüzde 32.2 oranında 'Hayır', yüzde 30.2 ise 'Evet' dendi. Kadınların yüzde 37.6'sı sessiz kaldı.

Araştırmada kadınların bazılarından değişik yorumlar da geldi:

  • Boşanmalar daha da artacak,

  • Çocuklarımın isteklerini karşılayamıyorum,

  • Şimdiki aklım olsa evlenmezdim,

  • Para yüzünden evde her gün kavga var,

  • Üstte yok, başta yok, kendimden utanıyorum,

  • Biz yandık, kızlarımız ne olacak?

  • Eşitlik sadece kâğıt üzerinde,

  • Feministlere hak veriyorum,

  • Kadınlar her yerde dışlanıyor.

Bu yazıyı okur okumaz, yapmam gereken ilk işin, derhal sokağa çıkıp karşıma çıkacak erkekleri ayaklarımın altına alıp bir güzelce pataklamak olduğuna karar verdim. Ama, acele etmeyeceğim; benimle aynı hisleri paylaşan herkesi (kadın-erkek ayrımı yapmaksızın) belli bir gün buluşmağa ve bu gecikmiş cezayı hep beraber vermeğe davet ediyorum.

Bu kadar da olmaz canım..

'Kamuoyu Araştırmaları Merkezi'nin (KAMOY) ne menem bir kuruluş olduğu hakkında Hiçbir fikrim yok, ama son derece önemli sorunları dile getirmiş olduklarına da zerre kadar şüphem yok.

Bakınız, mesela.. “Katılımcıların yüzde 64'ü en önemli sorununun 'geçim sıkıntısı' olduğunu dile getirdi.” denmiş.. Buradan hemen şunu anlıyoruz: Evli ve bekâr kadınların 'geçim sıkıntısı' çekmesinin birebir karşılığı erkeklerin har vurup harman savurmasıdır. Yani, evli ve bekâr erkeklerin yüzde 64'ünün keyfi keka.. barlarda pavyonlarda kendi aralarında ile eğleniyorlar, günlerini gün ediyorlar demektir.

Herhalde yani..

'Geçim sıkıntısı' çeken erkek görülmüş müdür bugüne kadar?

Yüzde 64'ten geriye kalan yüzde 36 kısmın da dertleri şu başlıklar altında görülebiliyor

  • Ağır işçiyim,

  • Ne olduğumu ben de bilmiyorum,

  • Köle,

  • Şu ellerime bakın da siz karar verin,

  • Hasta, yorgun ve perişan bir insan müsveddesi,

  • Hizmetçi,

  • Delirmek üzere olan bir zavallı,

  • Günde 15-16 saat ayakta duran bir canlı,

  • Talihsiz,

Hangisinin yüzde kaçlık dağılımı temsil ettiğini belirtmemiş olmalarını bir talihsizlik saysak bile, şu manzaranın berbatlığına diyecek pek az şey bulabilirim.

Berbat.. çünkü, evli ve bekâr kadınlar bunca derd ü cefa altında inilerken, onların kocalarını (ve 'boyfriend'leri) bunlara zerre kadar benzer dert nedir bilmezler; onlar –o zalim yaratıklar–, yukarıda da dediğim üzere, günlerini (af buyurun, ama bunu açık açık söylemek zorundayım) 'lay lay lom' ile geçiriyorlar; ve biricik eşlerini (ve 'girlfriend'lerini) sürekli zorluklarla başbaşa bırakırlar.

Adi müptezeller!

Gerçi, içinizde dikkatli olan münafıklar, evli ve bekâr kadınların yüzde 66.2 gibi bir kısmının günde sadece 6-8 saat çalıştıklarını –ki, buna, haliyle işyerine gidiş-geliş dahil değildir– ve bunun da beyan usulu olduğunu filan farketmiştir; ama bu önemli değildir. Erkek milleti daha fazla mı çalışıyor sanki? Yoo, günde yol dahil 2-3 saatten fazla çalışanları mı görülmüş?..

Neyse, benim derdim erkek milletini –çaktırmadan da olsa– savunmak değil zaten. O nabekârların savunulacak neresi var ki zaten?.. zinhar yoktur.

'Bu araştırmanın tıpatıp aynısını erkekler üzerinde niçin yapmazlar?' sorusunu da, sırf erkek milletinin azapta gerek olduğuna inandığım için, sormayacağım.

Müstehaktırlar.

Kadınlarımıza bu halleri revâ gören bunca kalpsiz erkek, tabii ki ilk iş önce eşşek sudan gelinceye kadar (ıslatıla ıslatıla) bir güzel pataklanmalı, ardından da topyekün hadım edilmeli.. Görürler onlar!!

Böylece nüfus artış problemi de hallolur, alimallah.

Şimdi, unutmayasınız diye tekrar edeyim: Benimle aynı hisleri paylaşan herkes (tabii ki, kadın-erkek ayrımı yapmaksızın) belli bir gün belirleyelim ve buluşalım. Erkek milletinin çoktan müstehak olduğu cezayı hep beraber kendi ellerimizle verelim...

Bunun başka çaresi kalmadı çünkü..

Belli, başka türlü akıllanacakları yok.