Kurtlar Vadisi: Kalleşlik... Sitemli İfşaat..

Aşağıdaki yazı, Taraf gazetesinde, 'Kurtlar Vadisi: GDO' başlığıyla, Emre (Emrullah) Uslu imzasıyla 07 Kasım 2009 tarihinde yayınlandı.

Bugüne kadar 'Kurtlar Vadisi'ni (filmi de dahil), YouTube'daki bir iki kısa kırpık hariç, hiç seyretmedim.

O yüzden, aşağıdaki yazıda Emre beyin bahsettiği dizi/film karakterlerinin ne olduklarını, gerçek hayatta kimi temsil edecek şekilde tasarlanmış olduklarını filan bilmiyorum.

Beni o kadar da ilgilendirmiyor.

Fakat, benim ilgimi çeken, Emrullah beyin bu yazıda hem açıkca hem de imâen söyledikleri... Bu ilginçlikleri, daha kolay farkedilsinler diye, kalın harflere dönüştürdüm.

Emre bey, bu yazısına hem bir tür sitem yerleştirmiş sanki; hem de bir tür ifşaat/ihbar: "Bir zamanlar benim de desteklediğim şekilde/istikamette yönlendirme yapıyorlardı; ama, şimdi benim de içinde olduğum gruba yönelik yönlendirmeler yapıyorlar; ayıp ediyorlar" diyor sanki..

Ya da, ben mi öyle anladım?

Emin değilim, tabii ki.

İsterseniz, bir de siz okuyun:

Bu sütunda, demokrat Taraf okurlardan gelebilecek eleştirileri de göze alarak, iki defa Kurtlar Vadisi dizisine destek veren yazı yazdım.

Bu yazılarda diziyi desteklememin nedenini şu şekilde açıklamıştım: Bu ve benzeri diziler, toplumu, sorgulayan bir toplum haline getiriyor. Bu dizilerin de katkısıyla insanlar, siyasi cinayetlerin ve entrikaların "arkasında bir bit yeniği" arıyor. Bu dizler insanların olaylara kuşkucu bir şekilde bakmasına yardımcı oluyor.

Bizim gibi ülkelerde toplumların kuşkuculuğu iyidir. Bu sayede, etnik veya mezhepsel fay hatlarını harekete geçirerek, toplumsal çatışma çıkarmak isteyen Ergenekon tipi yapılanmaların işleri zorlaşıyor.

Ancak, Kurtlar Vadisi dizisine özellikle Star TV'ye geçtikten sonra bir haller oldu. Doğrusu şimdiye kadar bu yorumu yapmamak için kendimi çok tuttum. Erken bir yorum yapmak istemediğimden biraz bekledim.

Dizinin yeni kanalında yayınlanmaya başlamasının ertesinde Şamil Tayyar'ın yazdığı "Kurtlar Vadisi Para" yazısındaki diziye yönelik eleştirilerini de aceleci bulmuştum. Ancak geçen zaman içerisinde Tayyar'ın yanılmadığını gördüm.

Dizinin oturmuş karakteri Davut Tataroğlu'nun "kötü medya patronu" imajını yok etmek için senaryoda her türlü numara çevrilmiş. Tataroğlu iyi bir adam olarak yansıtılmıyor ama medya patronu vurgusu neredeyse yok olmuş durumda. Artık Tataroğlu'nun gazetelerinden söz edilmiyor, onun gazeteleri ekranlarda gösterilmiyor.

Belli ki "dizi ekibi Star TV'ye geçtikten sonra, dizideki kötü medya patronu Tataroğlu'nu temize çıkarmak istiyor" eleştirilerinden de sakınmak için Tataroğlu'nu doğrudan temize çıkarmıyor.

O'nu Gladio'nun adamı olarak gösteriyor ama onun medya patronu olduğuna hiç vurgu yapılmıyor. Öyle ki diziyi Star TV'den itibaren izlemeye başlayan bir seyircinin Tataroğlu'nun medya patronu olduğunu anlaması neredeyse imkânsız. Aksini ispat etmek için yaptıkları açıklamalarda Tayyar'ı topa tutan dizi yapımcılarının argümanları hiç de ikna edici değil.

Buraya kadar olanlar bir nebze kestirilebilir durum. Ancak dizideki asıl sürpriz Taraf'a yapılan saldırı. Dizide Taraf Polat'ın baş düşmanı İskender ile ortak çalışmaya başlayan ve rakibi Tataroğlu'nu bitirmek için İskender'den gelen belgeleri yayımlayan Turan Bey'in gazetesi gibi gösteriliyor. Bunu sağlamak için de Taraf'ın NTV'den özür dilediği "Kayıtlar Yanlış" manşeti seyircinin gözüne sokacak şekilde ekrana yansıtılıyor.

Bu senaryoya göre Turan Bey'in gazetesi Görüş (Taraf) İskender'in ortalığı karıştırıp ülkeyi kan gölüne çevirmek için başlattığı yeni savaşta belge yayımlayarak İskender'e yardım ediyor.

Bir sahnede İskender, Turan Bey'e şöyle diyor: "Türkiye'yi anarşiye boğacağım. Elimdeki belgeleri senin gazeten küçük küçük yayımlamaya başlayacak. Tataroğlu, suikast işine beni karıştırıyor. Sen yarın ‘Vurulmadan önce Başbakan'la en son kim görüştü ve Başbakan'dan ne istedi' diye bir manşet at."

Tabii ki o 'manşet' Taraf'ın 'Kayıtlar Yanlış' manşetiyle çıktığı günkü gazeteye yerleştirilmiş.

Böylece bir yandan Tataroğlu aslında İskender ve Turan Bey tarafından kötülenen medya patronu imajı veriliyor (Şamil Tayyar'ın dediği gibi dizinin Star TV'ye geçmesinden sonra asli görevi bu olsa gerek) bir yandan da Taraf'a mide boşluğundan bir yumruk sallanıyor.

En azından son bölümde iyice ortaya çıkan manzara şu: Kurtlar Vadisi ekibi Taraf'ın çeteler, Ergenekon, cunta ve tabii ki derin yapılarla olan mücadelesinden fevkalade rahatsız olmuş.

Taraf gibi bir gazeteyi bile ülkeyi "anarşiye boğmak" isteyen İskender'in hizmetinde bir gazete olarak yansıtmak istiyorlar.

Kurtlar Vadisi için şimdiye kadar destek yazıları yazmış biri olarak, geldikleri noktayı belirtmek zorundayım: misyonlarına, duruşlarına ve seyircilerine kalleşlik.

Hem de, yapımcıların muhafazakâr duruşları ve geniş muhafazakâr izleyici kitlesine rağmen yeni misyonları bu memlekette demokrasiyi savunan Taraf'ı arkadan vurmak olsa gerek.

Taraf'ı hem de seyircinin gözünün içine sokarcasına çetenin gazetesi gibi lanse etmek bir tesadüf eseri olamayacağına göre dizi yapımcılarına bir haller olmuş olmalı.

Kime ve neye hizmet ettiklerini çok anlamış değilim ama Taraf'a saldırmak için mahcup ve sinsi bir yöntem kullanmak en azından dizinin kişiliği ve duruşuna uymuyor.

Taraf'ı çok destekleyen ve aynı zamanda Kurtlar Vadisi dizisini de izleyen muhafazakâr izleyiciyi kaçırmamak için, sinsi bir yöntem benimsemişler.

Ama benim anlamadığım dizi ekibini, kendi değerlerine ters düşerek ve geniş izleyici kitlesini kaybetme riskini bile göze alarak, böylesi bir saldırı yapmaya yönlendiren dürtü ne?

Bu noktada Şamil Tayyar'ın 'para' argümanına katılmıyorum. Başka bir itkisel durum olmalı...

Bu memleketin kayıtsız ve koşulsuz çetelerle savaşan belki de tek gazetesini, bu memlekette barış isteyen en önemli gazeteyi, Taraf'ı, anarşi planlarına yardım eden gazete gibi göstermek için hin yöntemler kullanmak nasıl açıklanabilir?

Bu haliyle Kurtlar Vadisi Pusu, Genetiği Değiştirilmiş Organizma gibi...
İlginç.. değil mi?

Hem.. bir dizi için 'Genetiği Değiştirilmiş Organizma' benzetmesi biraz abes değil midir?

Bütün diziler, belgesel olanlar hariç, sanal ve yapay değil midir?

Bu dizinin başka ticari amaçlı dizilerden farkı ne olabilir ki; Emre bey, "misyonlarına, duruşlarına ve seyircilerine kalleşlik" ettiğini düşünüyor..

'Kalleşlik' gibi ağır sayılabilecek bir kelimeyi bu kadar rahat kullanabiliyorsa, Emre beyin bir bildiği olduğunu varsaymak çok da zor olmasa gerek..

Peki de, 'Kurtlar Vadisi'nin "misyonları" neydi?

"Keşke, Emre bey, bunları da yazsaydı" demeden edemiyorum..