Mustafa Necati Sepetçioğlu

Selçuklu'yu takip eden yıllarda, bu toprakların nasıl olup da ücra sayılacak bir köşesinden Osman bey adında, okuma-yazma bildiğinden bile çok da emin olamadığımız birisinin çıkıp bir hayli de sağlam temelleri olan bir devleti nasıl kurduğunu hep merak ederdim. Bir adet Osmancık bunu nasil yapabilir?.. Öyle ya, yıkılan bir devletin yerine yenisi kurulacaksa, bu, genelde, merkez sayılabilecek bir noktadan başlayan bir hareketle olur. Bilecik cıvarı gibi, Selçuklu'nun taşrası sayabileceğimiz bir yerde başlaması da, orayı merkez alması da pek alışıldık bir şey değil... Öyle olsa bile, yıkılan devletin üzerine öyle ha diye yenisini kuramıyorsunuz, geride bir sürü --vezirlerden tutun ordu komutanlarına, valilere kadar çok sayıda-- iktidar odağı ya da ortağı olmağa talip unsurlar peydahlanır... Başka ayrılıkçılık hevesleri depreşir.. Fakat, nasıl olmuşsa, Osmancık, bu tür şeylerle pek karşılaşmamış gibidir. En azından benim okuduğum tarihlerde bunlardan pek bahis geçmez. Anadolu'nun o günlerdeki sosyal yapısı hakkında, senaryo dahi olsun, pek bir şey bulamayız. Bulabildiklerimiz de, buradaki kaynaklara bizden çok daha az erişimi olabilen, uzak diyarların insanlarına, Batılılara aittir genelde. Biz, bizi merak edersek, başkalarının dedikleri ile tanımağı tercih ederiz nedense.. Halbuki, nasıl olmuştur da, bütün Anadolu, Osmanlı'nın bir düzen kurması öylece beklemistir sanki.. Bu 'sanki'nin üzerinde duran yoktur pek... Mustafa Necati Sepetçioğlu'nun ihtisasının ne olduğunu bilmiyorum, ama, o dönemle ilgili benim aklıma takılan sorulara en açıklayıcı cevapları içeren, okudukça benim gibi (daha önceleri tarih okumaktan nefret eden) birisine hem tarihi sevdirmiş, hem de arka planda neler olabileceğine dair sorular sorarak anlamama yardımcı olmuştu.. Daha sonra başka kitaplar da okudum tabii ki; ama, Kilit, Anahtar, Kapı, Konak, Çatı, Üçler-Yediler-Kırklar, Darağacı, Geçitteki Ülke gibi birini bitirir bitirmez bir diğerine başladığım pek az eser dizisi oldu. Hiç birisi de beni Mustafa Necati Sepetçioğlu'nun eserleri kadar etkilemedi diyebilirim. Bugün vefat ettiğini öğrendim. Bilmeyenlerin hiç bimediği, bilenlerin de kendisine çok şey borçlu olduğu sade birisi idi.. Sessizce aramızdan ayrıldı. Allah gani gani rahmet eylesin.