Dink dursun, KGB verelim..

Şu sıralarda ABD'ye çok sık gitmek çok da iyi bir fikir değil galiba.. İngitere'ye de gitmek öyle aslında. İnsanın aklına çok olağanüstü, kimsenin daha önce düşünemediği, havsala ötesi ilhamlar geliyor olsa gerek.. İngiltere'de ahalinin evinin içine kamera yerleştirmelerine ramak kaldı... Bütün bunlar da, evi şatosu olan, modern demokrasinin beşiği, mahremiyete pek de önem verdiği söylenegelen İngiltere'de oluyor. ABD ise bambaşka, orada da özgürlükler filan çok önemli.. idi.. Ta ki, 11 Eylül yüzünden/sayesinde neredeyse tamamı tırpanlanıncaya kadar. Şimdi onlar da, tıpkı biz üçüncü dünya ülkelerinin vatandaşları gibi, 'aksini ispatlayıncaya kadar suçlusun' hukuğuna bürünüyorlar. Maksat terörü engellemek olduğu için de akan sular duruyor tabii. Bizim bu iki medeniyet membaından bazı farklarımız oldu yakın zamanda --herhalde paramız daha az olduğundan-- bizdeki kamera sayısı o kadar yüksek olamadı. Ayrıca, Milli Güvenlik Kurulunu askerlerden arındıralı beri, --çok şükür-- içimiz çok rahat --artık olmadık yerde bizi dinleyen, takip eden, izleyen kalmadı. Bir de, bizim karar almak mekanizmamız daha hantal olduğundan (olsa gerek), her türlü özgürlüğümüzü iki dudağı arasına teslim edeceğimiz bir tepe yapılanmamız olmadı. Fakat, 'olmadı' değil de 'olAmadı' demek galiba daha yerinde bir kelime seçimi olacak. Ya imkanlarımız elvermiyordu, ya da sıramız gelmemişti yani. Halbuki, şimdi öyle değil. FehmiKoru'nun 21 Mart 2007 tarihindeki yazısına bakacak olursak, artık sırası gelmiş gibi görünüyor. Yazısında, Fehmi bey, Hrant Dink cinayetinde sistemin ne derece beceriksiz ve çaresiz kaldığını bir hayli anlayışlı ve bir o kadar da 'apologetic' bir dille anlattıktan sonra can alıcı önerisini gündeme getiriyor:

Dink suikastından hemen sonra birkaç kez burada da ifade ettiğimiz yeniden yapılanma ihtiyacı bu gerçeğe dayanıyor. 'Kamu güvenliği bakanlığı' adıyla yeni bir yapılanmaya ve sonuncudan başlayarak 1990 ocak ayındaki Muammer Aksoy suikastına kadar bütün siyasî şiddet olaylarının dosyalarını tek elde toplamaya ihtiyaç var. İlgili her bakanlığın en deneyimli elemanlarını bir araya getirecek yeni yapılanma için daha kolay çalışmasını sağlayacak yasal düzenlemeye de gidilebilir. Bu iki aylık performansa bakılacak olursa, hükümet, kendi varlığını da hedef aldıkları bilinen çeteleri darmadağın etmeyi de mümkün kılabilecek bu büyük fırsatı henüz değerlendiremedi; böyle devam ederse, korkarım, çeteler, başka yolla da olsa, hükümetin sonunu getirebilir.
Evet, 'Kamu Güvenliği Bakanlığı' (KGB) adıyla yeni bir yapılanma lazım... sırası geldi, yani. İsmi bile insanın kulağına hoş geliyor.. Herşey kamu güvenliği kapsamına gireceği için, herşeyin bağlanacağı, herkesin karşısında el-pençe divan dıracağı bir süper bakanlık.. KGB.. Ben bu fikre bayıldım.. Bayıldım ama, öte yandan Fehmi Koru'yu da müthiş kıskandım. Ben de ABD'ye, İngiltere'ye daha sık gidip oralardan bu tür fevkalade fikirleri ülkeme taşımalıyım. ABD'de 'Department of Homeland Security', İngiltere'de de 'Home Office' ile son derece yakın teşrik-i mesailerim olmalı benim de. Yoksa, bu ilişkilerim, bu kadar yakın ve sıcak olmazlarsa, bu tür fikirleri dile getirdiğimde bana faşist filan diyeceklerinden korkarım. Haksız olmazlardı gerçi, ama neme lazım; haklı bile olsalar, desinler istemem doğrusu. Fehmi Koru'yu da müthiş bir başka sebepten ötürü daha da kıskandım: 'Kamu Güvenliği Bakanlığı' (KGB) ismini bulduğu için.. Başka hiç bir şey demesine ya da yapmasına gerek yok Fehmi beyin artık.. Böyle bir şeyin isim ve vaftiz babası olmak şerefi kaç faniye nasip olur ki.. insana buna nail olmuşluk bir ömür yeter de artar bile.. Kıskanmamak elde değil.. yani..