Hack ile yok zannola

İtirâf ediyorum: Vakti zamanında Türkiye Gazetesi okumuşluğum vardır. Okumaktan kasdım, havayı teneffüs etmekti. Kasvetli bir mağaradan gün ışığına, temiz havaya çıkmak gibi miydi, yoksa Damlataş mağarasına giren bir astımlı hastanın izbe ve havasız ortamda karşılaştığı sükût gibi mi; şimdi tam hatırlamıyorum.

Huzur verirdi. Her ne kadar bunun için kupon filan da biriktirmek gerekiyorduysa da, huzur işin başıydı. Artık Türkiye Gazetesi okumuyorum; onun yerine aradabir TGRT TV'ye gözüm kayıyor; huzur veriyor değilse bile içim bir hoş oluyor, insanın gözü gönlü açılıyor yâni..

Şu sıralarda da, nedense, huzur ihtiyacımı Zaman Gazetesi giderir gibi oluyor.

Sağolsun, Cumhuriyet Gazetesi irtifâ kaybettikçe, Zaman da ondan aşağı kalmıyor sanki.. Bu da, tabii ki, giderek daha bir huzur veren gazete olmasına yardımcı oluyor.

Yadırgamıyorum. Herşey günün sonunda, bir öncelikler meselesidir; ve huzur önemlidir.

Bugünkü Zaman'da, sadece huzur değil, göğsümü kabartan, milli gururumuzu okşayan bir haberle karşılaştım: Türk hackerlar bin 500 Fransız sitesini çökertti. Hüseyin Akkaş, Ankara, imzalı bu haber çok zamandır duymak istediğimiz başarılarımızdan birisiydi benim için.

İlk paragrafı şöyleydi: Türk hackerlar, Atatürk'ün ölüm yıldönümü olan 10 Kasım'da aralarında üniversite, basın ve resmî kuruluşlar olmak üzere bin 500 Fransız kökenli siteyi hackledi. Hakclenen Fransız sitelerine İstiklal Marşı konuldu.

Atatürk'ün ölüm yıldönümü olan 10 Kasım'ın seçilmesinin gerçekten anlamlı olduğuna eminim de, ben o anlamın ne olduğunu henüz çıkarabilmiş değilim. Olsun, bu da benim eksikliğim olsun; ilk fırsatta sorup öğreneceğim.

Bu özlediğimiz başarıyı bize SpyGrup.org isimli bir grup vatan evladımız hediye etmiş. Sitelerine kısaca bir baktım, ve 191 kayıtlı üyelerinin olduğunu gördüm. Bunun yanısıra, 2,350 de misâfir üyeleri olduğunu dikkate alırsak, bugün benim diyen bir sürü sivil örgütten daha faâl oldukları da aşikâr.

Üstelik de, bilgisayardan, iletişim teknolojilerinden filân da anladıklarına göre, kıymetli beyinlerimizin böyle millî davalar için biraraya gelebildiklerini görmek insanın gözlerini yaşartıyor.

Yaptıkları iş de gerçekten takdire değer. Mesela, yukarıdaki örnekte olduğu üzere, cem'an 1,500 adet Fransız web sitesine İstiklâl Marşı yerleştirmek..

Ee bravo! tabii ki.. Milliyetçilik dediğin de aynen böyle olur..

Bir kaç yüz milyon web sitesinin içinden, uygun olan bir kaç bin tanesini belirlemek kolay mı? Tabii ki, zor.

Ondan sonra da, bu uygun sitelere uğraşıp didinip İstiklâl Marşı koyacaksın.

Elin değmişken de, eğer keyfin elveriyorsa, sitedeki başka herşeyi imhâ edeceksin..

Hem zor, hem de cesaret istiyor..

Buna benzer şeyleri İsrail'in yapmasını kınayanlar da esasen halt etmiş. Daha da ötesi, yapılan bu işi, sokakta yürüyen bir grup Fransız turiste taciz ve tasallûtta bulunmağa benzetenler de alenen kötü niyetlidirler.

Yapılan şey hem milli bir görevdir, hem de gazetelerin baş sayfalarında bahsetmeğe lâyıktır. Milli gururumuz olurlar.

Şimdi.. düşünüyorum da, başka bir ilmekte, "birinci sınıf ordusu var, dolayısıyla birinci sınıf medeniyeti de olmalıdır" meâlinde şeyler söylemek yerine "birinci sınıf hacker'leri var, dolayısıyla birinci sınıf iletişim ve yazılım teknolojileri de olmalıdır" türünden bir şeyler demeliydim. Öyle ya, bunca birinci sınıf iletişim ve yazılım uzmanlarının olduğu ülkemizde, ona lâyık olacak hacker'ların da olması son derece normal.

Hem normal, hem de göğüs kabartıcı.

Ve, haddim olmayarak, bu arkadaşlarımız sakın ha şöyle bir şeye yeltenMEmelerini de önermek isterim:

Dünyada bir çok insanın, kendiliğinden seveceği, beğeneceği ve bu yüzden de kullanmak zorunda hissedeceği herhangi bir yazılım projesi filan başlatmayın. Başlatırsanız da başarılı olMAmak için herşeyi yapın.

Yoksa, mazallah, başarılı olursanız, günü geldiğinde sitenize yazacağınız bir kınama yazısı, bunca meşâkkatli hack gailesinden çok daha etkili sonuçlar verebilir ve hepimiz mahçup oluruz.

Üstelik, İsmet Paşa'yı da haksız çıkarırsınız.. Hani, demişti ya, adam, şöyle bir şeyler:

Bu ülkede vatan için canını vermek için gönüllü iste, binlerce gönüllü âniden ortaya çıkar. Ama, şu kuyudan her gün 2 sene boyunca bir kova su çekersen vatan kurtulacak desen bir kişi bile bulamazsın..

Evet, aynen öyle.

Gerçi emin de değilim, bu sözü eden Mustafa Kemal de olabilir ve eğer doğruysa, sizler kesinlikle onu haksız çıkarmak istemezsiniz.

Yâni, forumlarda şurada burada elalemi yazışarak, iknâ ederek bu işler olmaz. Onlara, Timurların, Attilaların çocukları olduğunuzu hatırlatın, gösterin; yakın, yıkın, imhâ edin ve sussun namussuzlar..

Yakışanını yapın.

Zaman ve diğer gazeteler de bunu, bir marifetmiş gibi, yaysın.