Sürmeli

Dersini almış da ediyor ezber Sürmeli gözlerin sürmeyi neyler [Aman aman ben yârelendim aman] Bu dert beni iflâh etmez del'eyler Benim dert çekmeye dermânım mı var [Aman aman sürmelim aman] Kaşın çeymelenmiş kirpik üstüne Havada buludun ağdığı gibi [Aman aman ben yârelendim aman] Çiğ düşmüş de gül sineler ıslanmış Yağmurun güllere yağdığı gibi [Aman aman sürmelim aman] Yozgat'ı sel almış Soğluk'u duman Sıtk'ınan severim billâhi inan [Aman aman ben yârelendim aman] Ölünce mezara girdiğim zaman Ben susuyım kemiklerim söylesin [Aman aman sürmelim aman] Derleyen: Nida Tüfekçi {Yöre: Akdağmadeni} Bozok yaylasında otlayan bu sürülerin biri Sürmeli Bey adında bir Türkmen Yörüğüne aittir. Halk tarafından sevilen bu yanık sesli halk ozan, elinde kavalı, sırtında sazı Yozgat'tan Akdağmadeni'ne uzanan ormanlarda dolaşırdı. Bazan bir çamın dibine rastlanır, sazının tellerini konuşturur bazan bir derenin kenarında kaval çalar, gönlünün sevgilisini, güzelliği Bozok Yayla'sına yayılmış, âhu gözlü, sürmeli kaşlı, ay yüzlü o dilberi düşünürdü... Sevdiğinin babası çok sert bir bir Türkmen beyi idi. Sürmeli Bey, ailesini salarak, kızın babasından sevdiğini istetir; mağrur adam, kızını bir çobana vermeye yanaşmaz. Araya beyler, ağalar girer ama boşuna, bir türlü gönlü olmaz kızın babasının ve iki sevgili ayrı düşerler. Üzüntüsünden sürüsünü bırakan Sürmeli Bey alır sazını eline Beşçamlar mevkiinde kendine bir dergâh kurar. Aşkını, yanık türküleriyle dağlara, taşlara anlatır. Küser otağına, obasına; Akdağlar'a kadar uzanan çamların arkasında kaybolur; onu bir daha gören olmaz. Dertli kavalına üflediği, işli sazına söylettiği nameler kalır geriye. O gün bu gündür dillerde yankılanır Sürmeli Bey'in türküleri. Bu da onlardan biridir...