Sivil Toplum Örgütü olunacak! Ol!

İnternet'in bür ücra köşesinde (her yeri 'ücra' değil mi zaten) bir site dikkatimi çekti. Medyada çalışan bir grup kadın tarafından kurulmuş. Aynı paydada buluşan insanların beraberliği olduğunu söylüyorlar 'biz kimiz' yazılarında; ama, bu paydanın 'kadın olmak' ve 'medyada calışmak' dışında başka bir bileşeninin olup olmadığını yazmamışlar.

Yani, bu haliyle 'Medyada Çalışan Kadınlar Sendikası'nın ilk nüvelerini mi görüyoruz, yoksa 'Biraraya Gelip Muhabbet Eden Kadınlar' oluşumunu mu; belli değil.

Ama, amaçlarını hayli anlaşılır bir dille yazdıklarını söyleyebilirim: "Medyada daha etkin olabilmek, hakim medya dilinin hatalarını bir doğru üç yanlışı götürür mantığıyla en aza indirebilmek"..

Güzel.

İlk olarak, kendilerine verildiğini söyledikleri "Feminizm ve kadın hakları" başlıklı seminerin moderatörlüğünü yapan Fatma Karabıyık Barbaroğlu’nun soyadını düzelterek başlayabilirler.

Yok yok. Bu işin esprisi... Benim asıl merak ettiğim başka bir şey:

Yazının hemen girişinde "‘Gel’ dediler her birimize, 'biraraya geliyoruz'. Davet 'güzel' insanlardan olunca fazla soruya ne hacet." deniyor.

İşte. Benim merakımı uyandıran kısım tam da burası.

Kim 'gel' demiştir acaba?

O 'güzel' insanlar kimler olabilir; ve dahası, 'gel' diyen o 'güzel' insanlar acaba kimden almıştır bu 'getirin' talimatını.

Sırf merak ettiğim için soruyorum:

Birbirini hiç tanımayan insanların böyle sorgusuz sualsiz apansız bir araya getirilmesini yadırgadığımdan değil --emir-komuta düzeninde sık olur bu--; ama, giysileri 'sivil' olsa da 'örgüt' haline getirilmiş olsalar da, bu tür yapılara 'sivil toplum örgütü' diyebilir miyiz?

{Not: Olur a, site kaybolur filan diye, tedbiren, ilgili 'biz kimiz' yazısını aşağıya alıyorum.}

MEDYASOFA BİR YAŞINDA !

Bir yıl önce yine böyle bir bahar vaktiydi… 'Gel' dediler her birimize, 'biraraya geliyoruz'. Davet 'güzel' insanlardan olunca fazla soruya ne hacet. Kimimiz mikrofon, kimimiz klavye başından kalktık geldik. Bazılarımız kamera önünü bırakıp iki anons arası katıldı toplantılarımıza. Sevgili Meryem Akbal ve sevgili Saniye Öztürk, camiamızın 'hizmet ve gönül' erlerinden Gülsen Ataseven'in teşvikleriyle yola koyulmuşlardı, yalnız bırakmak olmazdı.

Bir masa etrafında toplanıp neden bir araya geldiğimizi konuşmaya başladığımızda aslında pek çoğumuz ihtiyaç duyduğumuz, eksikliğini hissettiğimiz bir birliktelik olduğunu fark ettik bu oluşumun.

İsmimiz de saatler süren keyifli bir beyin fırtınası sonrası ortaya çıktı. Sevgili Yıldız Ramazanoğlu'nun da değerli katkılarıyla bizi en güzel tanımladığına inandığımız, hemen hepimize sıcak gelen bir isim olan MEDYASOFA'da karar kıldık.

"Sofadaki boy aynasında kendi hakikatimizle buluşmayı ve bir güç birliği oluşturmayı hedefledik"

Farklı iletişim mecralarında ve yayıncılık kulvarlarında 'iyi'nin, 'güzel'in ve 'doğru'nun yayılması için emek üreten dostların kimini ismen tanıyorduk, kimine göz aşinalığımız vardı. Ama pek çoğumuz birbirimizle uzun boylu sohbetler etmiş değildik.

"Bu dayanışma sofasında medya mensubu kadınlarla işbirliği ve haberleşmeyi sağlayabilirsek ne mutlu bize!" diyerek kolları sıvadık ve önce birbirimizi tanıyalım istedik. Kim, nerede, ne yapıyor haberdar olduk… Aynı paydada buluşan ne çok medya mensubu 'kadın' olduğunu fark ettik. Birbirimizin ''lerine daha çok dikkat eder olduk. Birbirimize omuz vermeye, altında dostlarımızın imzası olan başarıları daha bir gönülden alkışlamaya, sahiplenmeye başladık.

Mümkün olan sıklıkta toplanmaya devam ettik. Zira medya ve yayıncılık sektöründe 'zaman' çok ciddi bir problemdi, herkes çok yoğun bir tempoda çalışıyordu. Ancak buna rağmen sofaya dahil olan arkadaşlarımızın pek çoğu bu önemli oluşum için pek çok şeyden fedakarlık edip bir yıl boyunca toplantılarımıza katıldılar.

Fakat 'zaman' problemini aşmak için bir çözüm yolu ürettik ve Medyasofa'yı bir mail grubu olarak konumlandırdık. Mail üzerinden yaptığımız yazışmalar, paylaşımlar ve hatta hararetli tartışmalarla tanışıklıklarımız daha da pekişti. Dostluklar kavileşti…

Elbette Medyasofa'n ın tek amacı bu değildi. Bu birliktelik ciddi bir 'güç' ve potansiyel anlamına geliyordu aynı zamanda. Biz de bu potansiyeli en anlamlı şekilde değerlendirmek için ortak projeler üretmeye başladık. Bugün bizlerin medya ve iletişim alanında bir şeyler yapıyor olmamızı sağlayan, yol açıcılarımız ve öncülerimize 'vefa' ziyaretlerimizi gündemimize aldık.

Şule Yüksel bu açıdan çok anlamlı bir başlangıçtı. Onun yazı hayatında verdiği mücadeleyi, çektiği sıkıntıları ve tüm o meşakkatlere rağmen yaptığı hizmetleri onun ağzından dinlemek hepimize yeni sorumluluklar yükledi.

Sevgili Ayla Ağabegüm hocamızla kısa ve dar zamanlı bir buluşma gerçekleştirebildik ancak daha uzun ve kapsamlı bir sohbet için de söz aldık.

Bir süre sonra buluşmalarımızı iletişim ve medya sektöründeki kurumlarda gerçekleştirmeye başladık. Sivil toplum kuruluşu ya da sektörel çalışmalarıyla bilinen kurumlara yaptığımız bu ziyaretlerle de karşılıklı bilgi alışverişi ve istişarelerde bulunma fırsatımız oldu.

Medyasofa'n ın da fikir annelerinden Meryem Akbal'ın göreve başlamasının ardından Yumurcak TV'ye bir nevi 'hayırlı olsun' ziyaretinde bulunduk.

Hanımlar İlim Kültür Derneği, sevgili büyüğümüz Dr.Gülsen Ataseven'in himayelerinde kapılarını bizlere açtı.

BSF Akademi'n in medya ve iletişim sektöründe kazandırdıklarını kurumun yöneticilerinden Bilal Arıoğlu'ndan dinleyerek yerinde görme şansımız oldu. Medyasofa'n ın çalışmaları konusunda önemli kararlar alınan bu toplantıda aramızda bulunan Yıldız Ramazanoğlu, o günlerde seyahat ettiği Cibuti ile ilgili izlenimlerini anlattı. Yıldız Abla gibi toplantılarımıza çok sık gelemese de bütün içtenliğiyle Medyasofa ailesinde sevgisini ve muhabbetini hissettiğimiz Binnur Feyizli de o gün aramızdaydı.

İsmini daha çok internet üzerinden yayın yapan Peygamber Efendimiz ile ilgili en nitelikli ve kaliteli başvuru kaynağı olan www.sonpeygamber.info sitesi ile tanıdığımız Meridyen Destek Derneği'ni ziyaretimizde de sevgili Fatma Ekinci'den yaptıkları hizmetlerle ilgili değerli bilgiler aldık.

Medyasofa'nın 'Ne yapabiliriz?' sorusuyla başlayan beyin fırtınalarının bir sonucu olan seminerlerin ilki ise BİSAV'da gerçekleşti. Alanındaki uzman isimlerden biri olan sosyolog Nazife Şişman, sosyolog Fatma Karabıyık Barbaroğlu'nun moderatörlüğünde Medyasofa'ya "Feminizm ve kadın hakları" konulu bir seminer verdi.

Alt alta sıralandığında bir yıl gibi kısa bir zaman diliminde yeni kurulan bir topluluk olarak hiç de azımsanmayacak çalışmalara imza attığımızı görmek geleceğe dair umutlarımızı arttırıyor.

Bundan sonraki süreçte medya, iletişim ve yazın alanında öncülük etmiş büyüklere ziyaretlerimiz artarak devam edecek. Seminerlerimiz daha geniş katılımlı toplantılara dönüşecek. Hazırlıklarını sürdürdüğümüz web sitemiz de en kısa sürede yayına geçecek.

Bütün bunları yapabilmek için hepinizin desteğine, fikrine, eleştirilerine, katkılarına ve duasına ihtiyacımız var.

Medyada daha etkin olabilmek, hakim medya dilinin hatalarını bir doğru üç yanlışı götürür mantığıyla en aza indirebilmek için Medyasofa çatısı altında yaptığımız gönül birliğinin uzun yıllar sürmesi dilek ve duasıyla…