Mağdur...

-- 28 Şubat'ı nasıl bilirsiniz?

--- Walla.. Allah gani gani rahmet eylesin; iyi biliriz...

-- Niçin 'iyi biliriz'?..

--- Çünkü, 28 Şubat olmasayadı bugünkü iktidar başa gelemeyecekti.

Evet, ilginçtir, 28 Şubat'ın elle tutulur tek sonucu da budur.

Sanki, birileri 'olmayacak duaya amin dercesine', 28 Şubat'ı tezgahlamış ve başarısız olacağı mukadder olan o teşebbüsün doğal sonucu olarak da bu günlere gelmişiz...

28 Şubat olmasaydı, ya da 28 Şubat yüzünden Erbakan derhal istifa edip erken seçime gitseydi, bugünkü siyasi kadrolarımız çok farklı olurdu.

Ama, olmadı.

Erbakan, bir anlamda, kendi içinden çıkacak olan bu yeni ve çok farklı (Erbakan milliyetçi idi, bu yeni kadrolar değil) kadrolar için --bilerek ya da bilmeyerek-- intihar etti..

Neyse.

O analizi uzun boylu yapmağa artık çok da gerek yok.

Şimdi, bugüne bakalım.

Uzun boylu saklamalardan gizlemelerden sonra bir Cumhurbaşkanı adayımız oldu nihayet, fakat ('şöyle oldu, böyle oldu'yu bir yana bırakırsak) bu adayımız da durup dururken, beklenmedik bir şekilde ciddi olarak siyasi bir dayak yedi; hatta 'harcandı'.

Kim tarafından harcandı sorusunu bir yana bırakabiliriz, fakat, bu gidişle, bu adayın Cumhurbaşkanlığı adaylığı devam edemeyecek gibi görünüyor.

Geriye ne kalıyor? Erken seçim.

Başkanlık sistemine geçişi de içerecek bir erken seçim.

İlginç olacak.. yani, TBMM'nin Cumhurbaşkanı 'seçemeyişi' yüzünden başkanlık sistemine geçmiş olacağız gibi görünüyor.

Böyle bir gerekçe var gibi görünüyorsa da, akla sığacak gibi değil bence; önceden tasarlanmış olması daha makul.

Her ne kadar kimlerin tasarlamış olduğunun cevabını bilmiyorsam da, kimlerin tasarlamış olması mümkündür sorusunun cevabı daha kolay gibi.

Realiteye bir bakalım: Bugün bir seçim yapılsa, Başkan'ın kim olacağı aşağı yukarı belli --mevcut Başbakan..

Niçin? Çünkü, Recep Tayyip Erdoğan, Başbakanlık koltuğuna oturmadan önce ve o gün bugündür hep mağdur.

Hep 'hakkını yediler'...

Şiir okuduğu için hapse atıldı, mağdur oldu.

Başörtüsünü kaldırmak istedi ama YÖK'teki ve başka yerdeki o kötü amcalar buna mani oldular, yine Başbakan mağdur oldu.

'Halklara özgürlük' vermek istedi ama haki renkli elbiseler giyen amcalar engel oldu; yine Başbakan mağdur oldu..

Kısacası, neye el attıysa, hep birileri engel oldu ve sonuç değişmedi: Başbakan hep mağdur oldu.

En son da Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde mağdur oldu.

Hakkıydı; ama izin vermediler.

O da büyük feragatlerle, bir arkadaşını aday gösterdi.

O denli büyük feragatlere rağmen, gene yaranamadı ve adayına engeller çıkarıldı: Başbakan yine mağdur.

Başbakan o kadar mağdur ki, 'Başörtüsü mağdurları' sesini çıkaramıyor, çünkü Başbakan onlardan daha mağdur.

Özgürlük isteyenler de aynı durumda.

Cumhurbaşkanlığı seçiminde gösterdiği --ve en büyük siyasi rakiplerinden birisi olan-- adayın harcanmış olması önemli değil, mağdur olan Başbakan.

Gerçek işşizlik yüzde yirmilerde olsa bile, 'en mağdur' olanımız hep Başbakanımız.

Başka ülkelerde olsa bunda bir gariplik sezenler olur, ama bizde olmaz.

Gariplik sezenler olsa bile, sonuca bakarak, Başbakanı takdir etmek gerekir.

Beş senedir büyük bir çoğunlukla iktidarda olduğu halde hala daha mağdur olmak, ya da öyle görüntü vermek hiç de kolay değil.

Şimdi de aynı durumdayız.

Genelkurmay Başkanlığının bir bildirisi yayınlandı.

Neye hizmet edeceğine bakıyorum; ve benim görebildiğim tek sonucu, erken seçimle birleştirilmiş bir Başkanlık seçimi olacak.

Peki, bu seçimi kim kazanacak sizce? Bunca senedir, hakettiği halde hep mağdur olan, üstüne üstlük bir de en son böyle bir 'muhtıra'ya müstehak görülüp daha da mağdur edilen bir Başbakanımız varken, bu halk nasıl davranacak sizce?

Halkımız bu kadar vefasız mı çıkacak yani? Bence hayır.

Halkımız mağdurların yanında yer almıştır hep.

Başka bir deyişle, bu 'muhtıra', hem Başkanlık sistemine geçişimize hem de mevcut mağdur Başbakanımızın nihayet layık olduğu makama gelmesine, Başkan olmasına hizmet edecek bence.

Tabii, buna hizmet den tek şey bu 'muhtıra' değil; anamuhalefet partisinin hizmetlerini de unutmamak lazım.

Anamuhalefet partisi --kaşla göz arasında-- izin vermemiş olsaydı, mevcut mağdur Başbakanımız milletvekili dahi seçilememiş olacaktı.

Takip eden yıllar boyunca da, anamuhalefet partisinin --olur olmaz herşeye 'hayır' demekten öteye-- herhangi bir alternatif projesi olsaydı, durum değişebilirdi.

Ama, yok, öyle olamadı bir türlü..

İktidar hep 'iyi şeyler' yapmak istedi, muhalefet ise hep ona engel oldu.

Başta Başbakanımız olmak üzere, halkımız mağdur oldu hep.

Bu kadar da olmazdı yani.

Sonuçta, halkımız duygu ehlidir.

Daima mağdurun yanında yer alır.

Bunu bilmek çok önemlidir: Kimin yanında yer almasını istiyorsanız, onun mağdur görünmesi gerekir.

Bence, tam da öyle yapılmıştır.

Hayli de başarılı bir şekilde.