Mahvetmek niye?

Gerçek dünyada hayatımızın öncelikleri değişebiliyor; sağlığımız ya da başka şartlarımız elvermiyor olabilir. Bir noktadan sonra, yazmak ağır geliyor olabilir.

Veya, bir şeylere kızabiliyoruz, canımız sıkılabiliyor.. Bir sürü sebepten ötürü, hepimizin aradabir herşeyi silmek istedikleri anlar olabiliyor.

Olmasa daha hoş olur, ama insanız, hayat da sürekli dikensiz gül bahçesi değil...

Benim de --bu blogu silmek veya kapatmak dahil-- vakitsizliğimi, isyanlarımı, acılarımı zarar verecek mecraya dökmek istediğim zamanlar oldu..

Eminim, yaşadığım sürece, daha da olacak.

Fakat, blogu silmedim.

Silmemiş, tamamen erişime sürekli kapatmamış oluşumu bir erdem ya da bir üstünlük olarak konumlandırmıyorum; yanlış anlaşılmasın...

Allah biliyor ya, kaç defa direkten döndüm.

Silemedim, çünkü burada sadece ben yazmıyorum; benim yazdıklarıma yorumlarıyla katkılarda bulunanların da hakkı var. Yüzlerini hiç görmeyecek olsam da, beni kaale alıp buraya kendi kanaatlerini yazmak için vakit ayıran bunca ahbabıma bunu yapamazdım. Yapamadım.

Şu ana kadar yapamadım; inşallah ilerde de yapmam.

Bütün bunları niçin yazdım?

Basit.

Şu sıralar, bir salgın varmış gibi, bir çok blogdaşımın bloglarını silmesi, ya da erişime kapatması bana bunları yazdırttı.

'Duygularınızı anlıyorum, ama bloglarınızdan bizi mahrum etmenizi doğru bulamıyorum' demek için; şikayet ve protesto etmek için..

Tek tek isim vermiyorum --bu doğru olmaz-- ama, eğer burayı okuyorsanız, lütfen açın bloglarınızı.. 

İçinizden gelmiyorsa, canınız çekmiyorsa, yazmayım; ama lütfen bloglarınızı açın.

Unutmayın: Sizi, yazdıklarınızı, yazdıklarınıza kendi yazdıklarını görmek isteyenler, özleyenler var.

Çok şey ifade etmeyecek belki ama, en azından ben varım.