Nevlâna..

nicedir bu haldasın?.. 
varolmak deneyi ne? 

bu kibir ne gibidir.. 
neye benzer bu gurur?.. 

zirven neyin dibidir.. 
üzerinde ne durur?.. 

kime birlik taslarsın?.. 
kim sana demiş bende? 

neye başın yaslarsın.. 
uyku vaktin gelende? 

hala daha daldasın.. 
pişmek, yanmak neyine?!..

Müzmin Anonim  
Not: Bu haliyle, bu bir taslak bile sayılmaz.

Zeki fakat akılsız...

Radikal Gazetesinde söyle bir haber var:

İnsanın genetik kodunu çözme yarışına dahil olan ABD'li ünlü DNA araştırmacısı Craig Venter, laboratuvardaki kimyasallardan yapay kromozom elde etti. Etik tartışmalar yolda!

LONDRA - ABD'li ünlü DNA araştırmacısı Craig Venter, laboratuvarda kromozom üretti. Dünya üstündeki ilk yeni yapay yaşam formunu birkaç hafta içinde resmen açıklayacak olan Venter, bu keşfiyle 'tasarım genomu' gelişiminde dev bir adım atıyor. Venter, yeni türler yaratmanın etik açıdan doğru olup olmayacağı gibi ateşli tartışmalar başlatacağı kesin olan yapay kromozomun, küresel ısınmayla mücadelede yeni enerji kaynakları ve teknikleri geliştirmesini umuyor.

Genetik kodumuzu yazmak...

Yapay kromozomun türlerin tarihinde çok önemli bir felsefi adım olduğunu söyleyen Venter, "Artık genetik kodumuzu yazabileceğiz. Bu da bize daha önce düşünmediğimiz şeyleri yapma imkânı sağlayacak" diyor.

Venter, bir araya getirdiği, Nobel ödüllü bilim insanı Hamilton Smith'in yönettiği 20 önemli uzmanın oluşturduğu ekip, yapay kromozomu yaratarak, daha önce yapılmamış bir biyo-mühendislik harikası yaratmayı başardı. Laboratuvar yapımı kimyasalları kullanan uzmanlar 381 gen uzunluğunda ve 580 bin genetik kod çiftini içeren kromozomu elde etti.

Ekip 'Mycoplasma genitalium' adlı bakterinin genetik yapısından, yaşamı destekleyecek kadarını alıp kromozomu yapay olarak yeniden oluşturdu. Yapay kromozom, daha sonra canlı bir bakteri hücresine yerleştirildi, İşlemin son aşamasında kromozomun, hücrenin kontrolünü eline alıp yeni bir yaşam formu oluşturması konusunda onu etkilemesi bekleniyor.

Uzmanlar bir bakteri genomunu başka bir bakterinin hücresine yerleştirmeyi başardı. Venter, aynı tekniğin yapay yaratılmış kromozom için de işe yarayacağından 'yüzde 100 emin'.

Yeni yaşam formunun en önemli özellikleri, hücre bölünmesiyle çoğalması ve enjekte edildiği hücrenin mekanizmasına benzer yapıya bürünebilmesi. Bu açıdan tam olarak yapay bir yaşam formu değil. Ancak kromozomun DNA'sı yapay ve hücreyi kontrol eden de DNA olduğu için yapay bir yaşam formu yaratılmış oluyor.

Bu keşif çok tartışılacak

Deneyden önce etik bir çalışma yaptıklarını belirten Venter, buluşuna patent almak için başvurdu. Kanada biyoetik organizasyonu ETC'nin yöneticisi Pat Mooney ise keşfin büyük tartışma yaratacağını söylüyor.

Doğru kullanılırsa tasarım genomlarında büyük bir potansiyel olduğuna inanan Venter, uzun vadede bakterilerin daha önce aklına gelmemiş alternatif enerji kaynakları geliştirileceğine inanıyor. Venter'e göre bakteriler, aşırı karbondioksit kullanımını engelleyebilir veya şekerden propan ve metan gazı üretimini sağlayabilir.

Venter, "Büyük fikirlerle uğraşıyoruz. Böyle büyük bir şey üzerinde çalışırken herkesin mutlu olmasını bekleyemezsiniz" diyor. (The Guardian)

Bu gelişmeden haberim olduğu iyi oldu.. Ben de ne zamandır zeki tasarım(cı) ile akıllı tasarım(cı) arasındaki farkı anlatacak bir örnek arıyordum. Zeki tasarımcının kim olduğu artık belli.. Akıllı tasarımcı ile tanışmak mümkün olmayacak galiba; çünkü öyle bir mahluk mevcut değil gibi görünüyor. Aşağıdaki kırpığı, yorumlar arasında Bülent (Murtezaoğlu) beyin verdiği linkten aldım. Konuyu hayli güzel açıklıyor bence. [İnglizcedir]

Keskin...

Yok. Yok.. Sirkeden bahsetmiyorum --hep kendimden bahsedecek değilim; kendi kabıma verdiğim zarar yeter.. :) Kırıkkale'nin ilçesi Keskin'den bahsediyorum.. Rahmetli Hacı Taşan'ın ilçesi Keskin'den.. Kırıkkale'den, Keskin'den, seyrek de olsa geçtiğimde kulaklarımda çınlar bu türkü.. Hacı Taşan derlemiştir ve benim kulağıma çalınan ilk icraı da onundur: Bugün ayın ışığı Elinde bal kaşığı Gine nerden geliyon Mahlenin yakışığı Vay nerdesin nerdesin Kaldır camın perdesin Diyeceğim çok amma Pek kalaba yerdesin Kara poşuna kurban Çatık kaşına kurban Yalınız sana değil Arkadaşına kurban Vay vay vay vay pambuğum Edâsına yandığım Seni hasta diyorlardı Nasıl oldun sevdiğim Karşıdan geçti gelin Elinde testi gelin Gitme bir yol göreyimde Gençliğim geçti gelin Vay ne olur ne olur Sevda sırınan olur Gözdür, âlemi gezer; Gönül birinen olur Bu türküyü bir çok sebepten severim tabii ki; ama sözleri için --bilhassa da son dörtlüğü için-- severim.. "Vay ne olur, ne olur; sevda sırınan olur.. Gözdür, âlemi gezer; gönül birinen olur".. Bu sözlerdir ki beni çarpar.. Çarpar, çünkü, bu sözleri söyleyen öyle meşhur bir filozof filan değildir.. Aksine, sıradan ve anonim bir fanidir.. Kimdir, ne zaman yaşamıştır pek bilinmez. Kimin için bunları söylediği de bilinmez. Bilhassa da kimin için söylediği bilinmez. Bilinmez; çünkü.. sevda sırınan olur. Yani, bizim kadim kültürümüzde, sevda --aşk-- mahremdir. İki insanın sırrıdır, özelidir. Şimdilerde olduğu üzre, ve sanki bir marifetmişçesine, en olmadık yerde boncuk bulmuşçasına, meydan yere çıkıp ilan edilmezdi.. Ama, bitmedi. Bir de diğer iki mısra var.. "Gözdür, âlemi gezer; gönül birinen olur" Evet.. Gözdür. Ona buna bakar. Bakabilir. Ama, gönül bir tek kişiyle olur. Birtanesi ile.. Budur!

İki dere..

Cem Karaca'dan beri 'Askaros deresi'ni her dinlediğimde, nerede olduğunu merak edegeldim. Tamam, parçanın söylenişindeki şiveden belliydi: Karadenizde bir yerlerdi; ama, tam olarak neresi olduğunu arayıp bulmak aklıma gelmedi hiç... yani, şu ana kadar. Rize'de bir dere (ırmağın küçüğü, çay) ismiymiş. Pek de gür aktığı için, şimdiki ismi Taşlıdere imiş. Cem Karaca, bildiğim kadarıyla, Karadenizli değildi. Gerçi, Karadenizli olması da gerekmiyor tabii ki; ama, bu parçayı niçin seçtiğini merak ediyorum şimdi de.. Onu da, ilerde birgün bulurum inşallah. Neyse. Parçanın sözleri böyle: Askaros deresinun yan tarafi derindur Bugün boyle gidelum yarın Allah kerimdur Oy Trabzon Trabzon dibun kalayli kazan Sevdalı günlerume geldi çattı Remazan O derenin palukları bıyuklidur bıyukli Kocan gitti silaya sen kimden kaldun yüklü Oy Trabzon Trabzon senden ayrilacağum Sen akluma gelende düşüp bayilacağum ------------------------------------------ Dere deyince, türkülerimizde dere ile başlayanlardan bir potpori yapayım dedim. Şunları bir araya getirebildim --tabii ki, tamamı bunlar değil. Fakat, ilginç olan, neredeyse tamamı Karadenize ait bunların.. Dereler buz bağladı Avcılar iz bağladı Beni bir gelin vurdu Yaramı kız bağladı Derelerin uzunu Kıramadım buzunu Aldım avşar kızını Çekemedim nazını Derelerin oylumu Eğri koydun boynumu Gene göresim geldi Kara gözlü yarimi ------------------------------------------ Dere boyu düz gider Al yanaklı gız gider O gız yolu şaşırmış İşallah bize gider Karanfilsin tarçınsın Neden böyle hırçınsın Ne büyüksün ne küçük Tamam benim harcımsın ------------------------------------------ Dere boyu gidelim Koyun kuzu güdelim İkimizi görmüşler Nasıl inkar edelim Şu dere derin dere Suları serin dere Al dere götür beni Yarin olduğu yere Atladım bağdan bağa Elim değdi yaprağa Gız ben seni almazsam Girmem kara toprağa Sap benden keser benden Gitmiyor eser benden Keserse Allah keser Kim seni keser benden Değirmenin fendi ne Döner kendi kendine Değirmende üç kız var Biri benim kendime ------------------------------------------ Dere boyu tekneli Gül karanfil ekmeli Kolay değil yar sevmek Biraz zahmet çekmeli Ay vurdu camdan cama Ben durmuşum sefama Geleceğim demişsin Bekliyorum odama Mendilimin dört ucu Turuncudur turuncu Yarimden mektup gelmiş Almak boynumun borcu ------------------------------------------ Dere geçit vermezse Atlarım taştan taşa Yelpir yelpir fistanın Yırtarım baştan başa Derenin oylumuna Kuş konar yaylımına Görüşelim nazlı yar Geldik yol ayrımına Şu dere buz bağladı Dibi nergiz bağladı Beni bir gelin vurdu Yaramı kız bağladı Oy nereye nereye Koyun indi dereye Uzaktan sevmek olmaz Gel beriye beriye ------------------------------------------ Dere geliyor dere Kumunu sere sere Al dere götür beni Yarin olduğu yere Ben armudu dişledim Sapını gümüşledim Ben yarimin ismini Mendilime işledim Armut dalda bir iki Sayın bakın on iki On ikinin içinde Birincisi benimki Çayır ince biçilmez Su bulanık içilmez Bana yardan geç derler Yar tatlıdır geçilmez Su gelir millendirir Çayırı çimlendirir O senin güzel gözün Ahrazı dillendirir Su akar kamış gibi Durulur gümüş gibi Ben yarimi severim Turfanda yemiş gibi Su üstünde kayası Geçti mevsimin yazı Derenin kenarında Kıldım akşam namazı ------------------------------------------ Dere kenarında taş ben olaydım Ela göz üstüne kaş ben olaydım Senin gibi güzele eş ben olaydım Al kolun üstüne ürgüle beni Dere kenarından geçtim de geldim Boyunu boyuma ölçtüm de geldim Güzel seni güzel seçtim de geldim Al kolun üstüne ürgüle beni Dere kenarında yayılan taylar Var mı benim gibi emeği zaylar Sinemde yok mudur sılayı gözler Al kolun üstüne ürgüle beni ------------------------------------------ Dere kumları gibi Balık pulları gibi Benim yüreğim yanar Cami mumları gibi Evimin arkaları Çamdandır tahtaları Yar benden ayrılalı Sayarım haftaları Elmanın alına bak Çevir de yanına bak Yarim beni seversen Harmanın yoluna bak Kiremitten su damlar Bir kız verin adamlar Bir kız bize çok muydu Köyünüzde yok muydu Mendili bura bura Sandıkta dura dura Kız ben seni alacam Başına vura vura Kamayı vurdum yere Kurusun kanlı dere Kız sen beni seversen Al testiyi vur yere ------------------------------------------ Dere kütük götürür Üstü köpük götürür Nişanlı olmağilen Adam olan götürür Başına puşisina Durmişam karşısina Adam böyle eder mi Kapıbir komşisina Parmağına yüzüğun Takmalıdır takmalı Oldun dünya güzeli Hep sana mi bakmali ------------------------------------------ Dere sürer gazeli Yavrum dünya güzeli Bakmayile doyamam Her gün bile gezeli Dara saçını dara İki yanı bir olsun İkimizin günahı Gız babandan sorulsun ------------------------------------------ Derede değirmenim Kınalıdır taşları Yakına gel yakına Öpem kalem kaşları Yaylanın çimeninde Ben biridim ben biridim Ben böyle değilidim Sevdalıktan eridim İndim dere ırmağa Zeytin dalı kırmağa Geldim seni almağa Başladın ağlamağa ------------------------------------------ Derede kum gaynıyor Gaynadıkça oynuyor Nice güzeller sevdim Senin gibi olmuyor Derede gum eledim Ben sözümü söyledim Ağzım dilim lal olsun Başkasını sevmedim Dere buzsuz neylesin O yar bensiz neylesin Gidin deyin o yara Sevdiğini söylesin ------------------------------------------ Dereden duman kalktı Girdi taşın altına Yar yastığın yok ise Kolum başın altına Öyledir yar öyledir Aşkın beni söyletir Almış yari yanına Hem sever hem söyletir Karşı dağın dumanı Çiçek açmış her yanı Verdiğin ikrar hani Sensin derdim dermanı Öyledir yar öyledir Aşkın beni söyletir Almış yari koynuna Hem sever hem söyletir ------------------------------------------ Dereler akmaz oldu Yar bana bakmaz oldu Yarin verdiği güller Kurudu kokmaz oldu İn dereye dereye Dereden dereye mi Konuşmamız be yarim Seneden seneye mi İndim dere başına Sabun koydum taşına Kurban olayım yarim Senin kara kaşına ------------------------------------------ Dereler çağlar oldu Gözlerim ağlar oldu Bir yare gönül verdim Meskenim dağlar oldu Ağlarım yandığıma Yanarım kandığıma Dağlar taşlar dayanmaz Benim dayandığıma Ayrılık yeter oldu Halim pek beter oldu Vefasızın hayali Gözümde tüter oldu ------------------------------------------ Dereler davşan izi Ayırdı düşman bizi Ayıran düşman olsun Kavuştur Mevla'm bizi Üzüm koydum sepete Yar oturmuş tepede Bir yar sevdim oy aman Şan olsun memlekete Suya gider ok gibi Entarisi gök gibi Hiç ardına bakmıyor Sevdiceği yok gibi ------------------------------------------ Dereler gölgelendi Güzeller suya indi Bugün ben yari gördüm Gene can tazelendi Altın tabakda bal var Oğlan annene yalvar Eğer annem vermezse El aç Allah'a yalvar Dereler salkım saçak Alçak boylusun alçak Benim yarim çok küçük Bunun sonu n'olacak Altın tabakda bal var Oğlan annene yalvar Eğer annem vermezse El aç Allah'a yalvar Dereler katar oldu Başbaşa çatar oldu Ela gözlü sevdiğim Gözümde tüter oldu Altın tabakda bal var Oğlan annene yalvar Eğer annem vermezse El aç Allah'a yalvar ------------------------------------------ Derelerde guş burnu Guşburnuyu guş yer mi Beşyüz liralık gelin Gaynanaya hoş dir mi Gelin ayağın kara Gaynatan da çok para Olmuş ne faydası var Alivirmez gundura Boralıyım boralı Beni vuran buralı Beş yıldır yanıyorum Ben bir bahtı garalı ------------------------------------------ Derelerde kum savrulur Dünya başıma çevrilir Eğil gözlerin öpem Yar yolu burdan ayrılır Kuzum sen Türkmen kızısın Sen beni derde salmışsın Gel otur gel yanıma Belki de halimden bilirsin ------------------------------------------ Derelerde tavşanlar Niye oldu akşamlar O benim nazlı yarim Nerelerde akşamlar Hasan gider oduna Doyulmuyor tadına Söyle komşu oğluna Doğru gitsin yoluna Kızılcıklar oldu mu Derelere doldu mu Gönderdiğim çoraplar Ayağına oldu mu ------------------------------------------ Derenin balıklari Tuttu ortalıklari Oy benim sevduceğim Çeker sevdaluklari Bu evun tahtalari Oymalidur oymali Oldun dünya güzeli Sana nasıl doymali Açtım şemsiyeleri Gel daldama daldama Eller aldadi beni Uşak sen de aldama Taylanın gülündesin Ellerin dilindesun Ne yapalım ey uşak Kötünün elindesun (Bağlantı) Yaylıya gideceğum Yollara gona gona Yarim beyaz gollarını Dola boynuma dola ------------------------------------------ Derenin kenarına da Sereceğum kilimi Geçer yürek yanguni Alalım birbirini Dere kundızi misun Sabah yıldızi musun Geleceğum peşinE Beni alaca misun Kuş uçtu yavri kaldı Gökyüzü mavi kaldı Anahtar yar koynunda Gönlüm kilitli kaldı (Bağlantı) Yağmur yağiyi yağmur Dereler akar durur Ben sevdim eller aldı Acısı beni bulur ------------------------------------------ Dereye indim dere derindir Gölgeye girdim gölge serindir Ağlama Mero mevla kerimdir Dereye indim taş bulamadım Altın yüzüğe kaş bulamadım Mero'ya göre eş bulamadım (Bağlantı) Allıdır Mero pulludur Mero Osman Ağa'nın harcıdır Mero ------------------------------------------ Ha. Bir de, Gelavera Deresi var.. Bu da Giresun'un Espiye ilçesinde akıyor. Sözlerini bilmeyen pek yoktur diye onları yazmadım.

Fermân.. Kervân.. Divân.. Dermân

Üryan geldim, gene üryan giderim; Ölmemeğe elde fermanım mı var? Azrail gelmiş de, can talep eyler; Benim can vermeğe dermanım mı var? Dirilirler, dirilirler, gelirler; Huzur-u mahşerde divân dururlar.. 'Harâmî var!' deyu korku verirler; Benim ipek yüklü kervânım mı var? Er isen erliğin meydana getir.. Kadir Mevlâm noksanımı sen yetir.. Bana derler 'gam yükünü sen götür'; Benim yük götürür dermânım mı var? Karacoğlan der ki, ismim överler; Ağu oldu yediğimiz şekerler; 'Güzel sever' diye isnâd ederler: Benim, Hakk'tan özge, sevdiğim mi var? Karacoğlan